kıt''a

listen to the pronunciation of kıt''a
Turkish - English

Definition of kıt''a in Turkish English dictionary

kıt
scarce
kıt kanaat geçinmek
live from hand to mouth
kıt
liquid
kıt
(Ticaret) rare
kıt kanaat geçinmek
live off
kıt kaynaklar
(Ticaret) scarce resources
kıt kanaat
bare
kıt kanaat geçinmek
(deyim) keep body and soul together
kıt kanaat geçinmek
To keep the wolf from the door, to eke out a living, to scrape a living, to live from hand to mouth, to make both ends meet, to subsist (on sth)
kıt'a
continent
Kıyı lojistik destek kıt'ası deniz birliği
(Askeri) beachmaster unit
kısmeti kıt
short on luck or success
kıt
close
kıt
stingy
kıt
skimpy
kıt
lean
kıt
short

There's no shortage of possible suspects. - Olası şüphelilerin kıtlığı yok.

The recent coffee shortage brought about many problems. - Son zamanlardaki kahve kıtlığı birçok sorunu da beraberinde getirdi.

kıt
limited
kıt
insufficient, inadequate; scant
kıt
droughty
kıt
skimp
kıt
insufficient, inadequate, scarce, scanty, skimpy
kıt
in short supply, scarce
kıt
scrimpy
kıt
constricted
kıt
few
kıt
exiguous
kıt
penurious
kıt
scant
kıt
meagre
kıt
meager
kıt
scanty
kıt faktör
(Ticaret) scarce factor
kıt kanaat
scantly
kıt kanaat geçinen
hand-to-mouth
kıt kanaat geçinerek
hand to mouth
kıt kanaat geçinme
bare living
kıt kanaat geçinme
a bare living
kıt kanaat geçinmek
eke out a living
kıt kanaat geçinmek
lead a hand to mouth existence
kıt kanaat geçinmek
scrape along
kıt kanaat geçinmek
earn a bare living
kıt kanaat geçinmek just barely
to make ends meet, be very poor
kıt kaynak
scarce source
kıt kredi
(Ticaret) scarce credit
kıt mallar
(Ticaret) scarce goods
kıt para
(Ticaret) scarce currency
kıt parayla
on a shoestring
kıt'a nakliye gemisi, asker nakleden gemi
(Askeri) troopship
hayal gücü kıt
unimaginative
aklı kıt
dull
anlayışı kıt
unapt
anlayışı kıt
slow of comprehension
anlayışı kıt kimse
second rater
duygusal kıt akıllılık
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective feeble-mindedness
emek kıt ülke
(Ticaret) labor-scarce country
işgücü kıt ülke
(Ticaret) labor scarce country
işgücü kıt ülke
(Ticaret) labour scarce country
muharebe yönetimi ; Kıyı lojistik destek kıt'ası deniz birliği komutanı
(Askeri) battle management; beachmaster
sevk kıt'aları
(Askeri) chalk troops
English - English

Definition of kıt''a in English English dictionary

KIT
Keep in touch
KIT
please call or write to me soon (Internet Slang)
Turkish - Turkish

Definition of kıt''a in Turkish Turkish dictionary

kıt kanaat geçinmek
(deyim) Yoksulluk içinde ve güçlükle geçinmek: "Orada toprakla uğraşıyor, kıt kanaat geçiniyordu."- R. N. Güntekin
KIT'
(Osmanlı Dönemi) Gecenin bir miktarı
KIT'
(Osmanlı Dönemi) (C.: Aktâ-Aktu) Deve palası
KIT'
(Osmanlı Dönemi) Yük üstüne örttükleri palas
KIT'
(Osmanlı Dönemi) Yassı ve büyük olan ok temreni
KIT'A
(Osmanlı Dönemi) Edb: En az iki beyitten yapılmış manzume parçası
KIT'A
(Osmanlı Dönemi) Bir dönüm araziden az olan yer
KIT'A
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kıtat) Dünyanın kara parçalarından her biri
KIT'A
(Osmanlı Dönemi) Parça, cüz. Bölük, kısım
KIT'A
(Osmanlı Dönemi) Ask: Çok kalabalık olmayan askerî kuvvet
KIT'A
(Osmanlı Dönemi) Mat: Bir dairenin bir yayı ile onun çapı arasındaki kısım
KIT'A
(Osmanlı Dönemi) Taraf
KIT'A
(Osmanlı Dönemi) Tıb: Kesik organın vücudda kalan parçası
KIT'A
(Osmanlı Dönemi) Memleket. Ülke
kıt
Az
kıt
Az (duygu, söz vb.): "Sözü kıt bir adamdı."- Halikarnas Balıkçısı
kıt
İhtiyaca yetmeyecek kadar az, bol karşıtı
kıt
İhtiyaca yetmeyecek kadar az, bol karşıtı: "O devirde bizim gibi henüz askere gitmemiş şoförler çok kıttı."- A. Gündüz
kıt kanaat
Yoksulluk içinde ve güçlükle (geçinmek)
kıt'a
(Osmanlı Dönemi) dünyanın kara parçalarından her biri
kıt''a
Favorites