The envious die, but envy never does.
- Kıskanç ölür ama kıskançlık asla ölmez.
Envy is the central fact of American life.
- Kıskançlık, Amerikan yaşamının ana gerçeğidir.
Tom's strong interest in Mary provoked my jealousy. But I managed to conceal.
- Tom'un Mary'ye olan yoğun ilgisi, bende şiddetli bir kıskançlık hissi uyandırdı. Ama belli etmedim.
She was a bundle of jealousy.
- O bir kıskançlık çıkınıydı.
The envious die, but envy never does.
- Kıskanç ölür ama kıskançlık asla ölmez.
Envious people die, but envy never does.
- Kıskanç insanlar ölür ama kıskançlık asla ölmez.
I hate jealous women.
- Ben kıskanç kadınlardan nefret ederim.
She was a bundle of jealousy.
- O bir kıskançlık çıkınıydı.
The envious die, but envy never does.
- Kıskanç ölür ama kıskançlık asla ölmez.
Envious people die, but envy never does.
- Kıskanç insanlar ölür ama kıskançlık asla ölmez.
Envy is the central fact of American life.
- Kıskançlık, Amerikan yaşamının ana gerçeğidir.
The envious die, but envy never does.
- Kıskanç ölür ama kıskançlık asla ölmez.