kısa süre

listen to the pronunciation of kısa süre
Turkish - English
(Sigorta) short period
span
short notice

I had to make a speech on short notice. - Kısa sürede konuşma yapmak zorunda kaldım.

I appreciate you seeing me on such short notice. - Bu kadar kısa sürede beni gördüğün için seni takdir ediyorum.

piece
short time

Tom and Mary were married for a very short time. - Tom ve Mary çok kısa süredir evliydi.

I believe she'll arrive in a short time. - Ben onun kısa sürede ulaşacağına inanıyorum.

spell
streak
snatch
moment

Someone will be with you in a moment. - Kısa sürede biri sizinle olacak.

I need Tom for a moment. - Tom'a kısa süre ihtiyacım var.

second

He can run 100 meters in less than twelve seconds. - On iki saniyeden kısa sürede yüz metre koşabilir.

bit
while

I'll be there in a little while. - Ben orada kısa süre içinde olacağım.

I'm sorry I haven't called you in a while. - Kısa süre içinde seni aramadığım için üzgünüm.

minute
kısa süre önce
recently
kısa süre sonra
Shortly after
kısa bir süre önce
A short while ago
kısa bir süre için
for the time
kısa süre
Favorites