I had to make a speech on short notice.
- Kısa sürede konuşma yapmak zorunda kaldım.
I appreciate you seeing me on such short notice.
- Bu kadar kısa sürede beni gördüğün için seni takdir ediyorum.
Tom and Mary were married for a very short time.
- Tom ve Mary çok kısa süredir evliydi.
I believe she'll arrive in a short time.
- Ben onun kısa sürede ulaşacağına inanıyorum.
Someone will be with you in a moment.
- Kısa sürede biri sizinle olacak.
I need Tom for a moment.
- Tom'a kısa süre ihtiyacım var.
He can run 100 meters in less than twelve seconds.
- On iki saniyeden kısa sürede yüz metre koşabilir.
I'll be there in a little while.
- Ben orada kısa süre içinde olacağım.
I'm sorry I haven't called you in a while.
- Kısa süre içinde seni aramadığım için üzgünüm.