kısıtsız

listen to the pronunciation of kısıtsız
Turkish - English
unlimited
limitless or without bounds; unrestricted
{a} not limited, unbounded, undefined
unconstrained
If there is an unlimited quantity of something, you can have as much or as many of that thing as you want. An unlimited number of copies can still be made from the original You'll also have unlimited access to the swimming pool limited
without reservation or exception
having no limits in range or scope; "to start with a theory of unlimited freedom is to end up with unlimited despotism"- Philip Rahv; "the limitless reaches of outer space"
{s} infinite, limitless, boundless, unrestricted
that cannot be entirely consumed or used up; "an inexhaustible supply of coal"
Undefined; indefinite; not bounded by proper exceptions; as, unlimited terms
Not limited; having no bounds; boundless; as, an unlimited expanse of ocean
Unconfined; not restrained; unrestricted
kısıt
constraint
kısıt
(Politika, Siyaset) congestion
kısıt
law putting (an incompetent person) under the care of a guardian; appointing a caretaker for the goods of (an incompetent or imprisoned person)
Turkish - Turkish

Definition of kısıtsız in Turkish Turkish dictionary

Kısıt
hacir
kısıt
Bunama, mahkûm olma gibi sebeplerden dolayı kanunun, bir kimsenin malını, parasını istediği gibi kullanmasına ve harcamasına engel olması, kısıtlılık, kısıtlama, hacir
kısıt
Kişinin yurttaşlık haklarını kullanma yetkisinin yargı kuruluşlarınca kaldırılması
kısıt
Bunama, mahkûm olma gibi sebeplerden dolayı kanunun, bir kimsenin malını, parasını istediği gibi kullanmasına ve harcamasına engel olması, hacir
kısıtsız
Favorites