kısım

listen to the pronunciation of kısım
Turkish - English
part

In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country. - Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi.

I visited many parts of England. - İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.

section
portion

Just a small portion. - Sadece küçük bir kısım.

division
(Ticaret) component
instalment
zone

Parts of the city looked like a disaster zone following the storm. - Fırtınadan sonra şehrin bazı kısımları afet alanı gibiydi.

branch
proportion
arm
installment
(İnşaat) subsection
offtake
break
(Tıp) moiety
chamber
(Kanun) tranche
portio

Just a small portion. - Sadece küçük bir kısım.

stretch
segment
compartment
fragment
part, portion, piece; section, division; kind
group
episode
chapter
part, portion, section, division
member
kind: kadın kısmı womankind
cantle
movement
side
department
fascicle
bay
dole
instal(l)ment
genus
kısım sonu
(Bilgisayar) end of section
kısım amiri
Section chief
kısım başlığı
(Bilgisayar) chapter heading
kısım başlığı
(Bilgisayar) section heading
kısım kol düzeni
(Askeri) section column
kısım konu başlığı
(Bilgisayar) section title
kısım kısım
fragmentary
kısım kısım
in parts, in sections
kısım mühendisi
section engineer
kısım yürüyüş kolu
(Askeri) section column
kıç kısım
(Askeri) afterpart
baş kısım
heading
büyük kısım
body
(ülke) iç kısım
inland
arka kısım
tail
esas kısım
body
etli kısım
(Gıda) flesh
kısım
bowel
kısım
inside
reel kısım
(Matematik) real part
seçili kısım seçim
(Bilgisayar) selection
kısım
neb
etli kısım
pulp
sekizde birlik kısım
eighth
aşağı kısım
the bottom
kısımlar
parts
altmışta birlik kısım
sixtieth
alttan kesilmiş kısım
undercut
ana kısım
corpus
aşınmış kısım
abrasion
bağdokusundan oluşan kısım
stroma
beşinci kısım
fifth
boncuklu kısım
beading
boyna benzer kısım
cervix
dar kısım
small
devrik kısım
turndown
dip kısım
butt
doksanda bir kısım
ninetieth
dış kısım
outer section
en iyi kısım
the best part
en iyi kısım
titbit
en iyi kısım
cream
en iyi kısım
the fat
en özlü kısım
quintessence
esas kısım
module
fazla kısım
surplusage
fizik tedavi kısım şefi
(Askeri) chief physical therapist
geri kalan kısım
remainder
geçerli kısım
(Bilgisayar) current section
geçiş yolu kısmı, güçlendirilmemiş (ara kısım)
(Askeri) (I) causeway section, nonpowered (intermediate)
hareketli kısım
walking part
kısım
within
kısım
bowels
içeri kıvrık kısım
involution
kare kısım
canton
merkez kısım amiri
(Askeri) adjutant
metne ilave edilen kısım
run in
on dokuzda bir kısım
nineteenth
orta kısım
waist
orta kısım
centre piece [Brit.]
orta kısım
heart
orta kısım
middle
pencereli üst kısım
(yapı) clerestory
plastik kısım
plastical body
seksende birlik kısım
eightieth
seçme kısım
elite
son kısım
tag end
son kısım
tailpiece
son kısım
last part
son kısım
fag end
süngerlerde cinsiyetsiz üretken kısım
gemmule
sürülmemiş kısım
balk
sınırları çizilen kısım
intercept
tehlikeli kısım
(Askeri) danger space
telli kısım çavuşu
(Askeri) wire chief
temel kısım
part and parcel
tepe kısım
spire
kısım
head
kısım
tip
yapraklı kısım
greens
yuvarlak kısım
lobe
ön kısım
(araba) snout
üst kısım
headpiece
üst kısım
deck
üst kısım
roof
Turkish - Turkish
Bir cinsten veya meslekten olanların tümü: "Kadın kısmı tutunacak yer ister, güvenecek yer ister."- Z. Selimoğlu. Şube, kol, dal
Bir cinsten veya meslekten olanların tümü
Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim
Şube, kol, dal
Avuç dolusu
Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim: "Şimdi hayatının rol oynamaya lüzum görmediği kısımlarına, yani onun ev hayatına geliyorum."- R. N. Güntekin
(Osmanlı Dönemi) SAFHA
(Osmanlı Dönemi) BÂB
KISIM
(Osmanlı Dönemi) Kapalı avucunun alabildiği miktar
KISIM
(Osmanlı Dönemi) (Kısm) Bir parça, bölük, takım, kesim
kısım kısım
Ayrı ayrı, bölük bölük
Kısımlar
(Osmanlı Dönemi) MEVADD
Kısımlar
aksam
kısım
Favorites