kırışık

listen to the pronunciation of kırışık
Turkish - English
crease
wrinkle

She has started to get a few wrinkles around her eyes. - O, gözlerinin etrafında birkaç kırışıklık edinmeye başladı.

I was trying to hide my wrinkles. - Kırışıklarımı gizlemeye çalışıyordum.

wrinkled

His slacks are all wrinkled. - Onun pantolonlarının hepsi kırışık.

Your shirt is pretty wrinkled. - Gömleğin oldukça kırışık.

corrugation
crisp
crinkle
wrinkly
crinkly
furrow
wrinkle, crease, pucker; wrinkled, creased
ruck
seam
wrinkled, wrinkly
crispy
liny
pucker
rugose
(Denizbilim) ripple
haggard
cockle
ruckle
kırışık oluşumu
crease formation
Turkish - Turkish
Kırışmış olan: "Söz tiyatroya gelince bu yaşlı sanatkârın kırışık yüzü birdenbire canlandı."- P. Safa
Kırışmış yer, kırışıklık
Kırışmış olan
Deride esnekliğin kaybolmasından oluşan kıvrım
kırışık
Favorites