Turkish - English
Definition of kûkla in Turkish English dictionary
- kukla
- puppet
Australia is a puppet state.
-Avustralya bir kukla devlet.
This corporation is a political puppet.
-Bu şirket bir siyasi kukla.
- kukla
- poppet
- kukla
- (Telekom) mock-up
- kukla
- dummy
I thought you were a dummy.
-Ben senin bir kukla olduğunu sanıyordum.
h is a dummy variable.
-h bir kukla değişkendir.
- kukla
- null
- kukla
- pawn
- kukla
- muppet
- kukla
- putty
- kukla
- figurehead
- kukla
- doll
- kukla
- puppet show
Have you ever seen a puppet show?
-Hiç kukla gösterisi izlediniz mi?
- kukla
- puppet, a tool
- kukla
- puppet; marionette; hand puppet
- kukla
- marionette
Everyone loves marionettes.
-Herkes kuklaları sever.
I thought of making myself a beautiful wooden marionette.
-Kendime güzel bir ahşap kukla yapmayı düşündüm.
- kukla
- puppet, marionette; pawn, tool, puppet
- kukla
- dupe
- kukla
- dolly
- kukla başkan
- figurehead
- kukla devlet
- puppet state
- kukla oyunu
- (Sanat) guignol
- kukla tiyatrosu
- (Tiyatro) puppet-show
- kukla tiyatrosu
- (Tiyatro) puppet theater
- kukla dünyası
- puppetry
- kukla gibi oynatmak
- 1. to manipulate (someone) for one's own ends. 2. to string (someone) along
- kukla gösterisi
- puppet play
- kukla hükümet
- puppet government
- kukla ipi
- wire
- kukla modem
- (Bilgisayar) modem eliminator
- kukla oynatmak
- pull the wires
- kukla oyunu
- puppet play
- kukla oyunu
- puppet show
- kutudan çıkan yaylı kukla
- Jack in the box
- kukla
- glove doll
- kukla
- marionettle
- kukla
- tool
- kukla
- moppet
- kukla
- manikin
- kukla
- jackstraw
- kukla
- hand puppet
- kadın biçimindeki kukla dövülerek oynanan oyun
- aunt sally
- kukla
- straw
- kukla
- creature
- kukla
- golliwog
- mutlu kukla sendromu
- (Pisikoloji, Ruhbilim) happy puppet syndrome
- siyah acayip kukla
- golliwog
- temsili kukla
- effigy
- Şişman ve hantal bir kukla
- Punch
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of kûkla in Turkish Turkish dictionary
- kukla
- Hareketli yerleri iplikle sanatçının parmaklarına bağlanarak veya eldiven benzeri bir kesiti kullanarak bir perdenin üzerinden oynatılan, bez ve karton gibi hafif nesnelerden yapılmış bebek: "Salıncağın üzerindeki kızlar, iki zarif kukla gibi fıldır fıldır dönüyorlardı."- O. C. Kaygılı
- kukla
- Ayakları olmayan, alttan içine el sokularak oynatılan çeşitli nesnelerden yapılmış bebek
- kukla
- Kendi istek ve kararıyla iş görmeyip başkasının etkisinde olan kimse
- kukla
- Tek aktörlü, üç boyutlu, taklit ve söze, karşılıklı konuşmaya dayalı geleneksel seyirlik oyun
- kukla
- Hareketli yerleri iplikle sanatçının parmaklarına bağlanarak veya eldiven benzeri bir kesiti kullanarak, bir perdenin üzerinden oynatılan, bez ve karton gibi hafif nesnelerden yapılmış bebek
- kukla
- Bu bebeklerle oynatılan oyun
- kukla oyunu
- Yapma bebeklerin alttan el sokularak veya başka yollarla hareketlendirilerek oynatıldığı oyun, gösteri
- kukla tiyatrosu
- Kukla oyununun yapıldığı tiyatro