Definition of köy in Turkish English dictionary
- village
I ate potato flavoured village bread in my hometown, Bolu.
- Memleketim Bolu'da patates aromalı köy ekmeği yedim.
Tony saw green fields and small, quiet villages.
- Tony yeşil alanlar ve küçük, sessiz köyler gördü.
- rural
The rural exodus depopulated entire villages in this region of Germany.
- Kırsal göçü Almanya'nın bu bölgesindeki bütün köylerin nüfusunu azalttı.
It is said that Japanese rural villages had changed a lot.
- Japon kırsal köylerinin çok değiştiği söylenir.
- country
Country life is healthier than city life.
- Köy hayatı şehir hayatından daha sağlıklıdır.
Country people are often afraid of strangers.
- Köylü insanlar genelde yabancılardan korkar.
- peasant
The peasants rose up in rebellion against the ruler.
- Köylüler hükümdara karşı ayaklandılar.
Many peasants died during the drought.
- Kıtlık süresince birçok köylü öldü.
- settlement
- kampong
- rustic
- village; rustic
- hamlet
Better to be a dog in a city than a man in a hamlet.
- Şehirde bir köpek olmak küçük bir köyde bir insan olmaktan iyidir.
Even if only one Russian hamlet were to remain, Russia would revive.
- Sadece bir Rus köyü kalsa bile, o zaman bile Rusya yeniden dirilecektir.
- creek
- country side
- wick
- cove
- köy yaşamına ait
- rural
- köy bekçisi
- village watchman
- köy de
- in the village
- köy ekmeği
- bread
- köy halkı
- village
- köy işleri
- village affairs
- köy köy
- villages
- köy meydanı
- village square
- köy ağası
- squire
- köy dansı
- barn dance
- köy dansı
- country dance
- köy enstitüsü formerly teacher training institute
- (which prepared villagers to be teachers in village schools). K
- köy haline getirmek
- ruralize
- köy işi
- folksy
- köy işi mobilya
- rustic work
- köy kurulu village council
- (official, elected body)
- köy muhtarı
- village headman
- köy muhtarı village headman
- (elected official)
- köy müziği
- hillbilly music
- köy tavuğu
- free range hen
- köy İşleri Bakanlığı
- Ministry of Village Affairs
- küçük köy
- dorp
- köy peyniri
- farm cheese
- köy peyniri
- farmer's cheese
- Görünen köy kılavuz istemez
- (Atasözü) Good wine needs no bush
- Tarım ve Köy İşleri Bakanlığını Denetim ve Koruma Genel Müdürlüğü
- (Hukuk) General Directorate of Protection and Control of the Ministry of Agriculture and Rural Affairs (MARA)
- görünen köy kılavuz istemez
- (Atasözü) One does not need a guide to a village that's already within sight
- kardeş köy a village
- to which students in a school give aid
- keyif benim, köy Mehmet Ağanın
- (Konuşma Dili) It's my concern; and I don't want anyone interfering, no matter who he is
- küçük köy
- Hamlet
- tahtalı köy
- slang cemetery, boneyard
- tahtalı köy
- cemetery, resting place