She is very fond of dogs.
- Köpeklere çok düşkündür.
I prefer cats to dogs.
- Kedileri köpeklere tercih ederim.
Lieutenant Dan Anderson sent a canine team to the crime scene.
- Teğmen Dan Anderson olay yerine bir köpek ekibi gönderdi.
Tom and Mary are dog lovers, and have their pooch groomed once a month.
- Tom ve Mary köpek aşıklarıdır, ve köpeklerine ayda bir bakım yaptırırlar.
We need to drop the dog off at the kennel.
- Köpeği köpek evine bırakmamız gerek.
Pochi and Moko are in the kennel, and other dogs are playing in the garden.
- Pochi ve Moko köpek kulübesinde, ve diğer köpekler bahçede oynamaktadır.
I made this kennel by myself.
- Bu köpek kulübesini kendim yaptım.
I enjoy watching dog racing.
- Köpek yarışını izlemekten hoşlanırım.
It is great fun to play with a puppy.
- Bir köpek yavrusu ile oynamak çok eğlenceli.
And you have earned the new puppy that's coming with us … to the White House.
- Sen bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusu kazandın.
The puppy licked her on the cheek.
- Köpek yavrusu onu yanağından yaladı.
We looked for our lost puppy, but in vain.
- Bizim kayıp köpek yavrusunu aradık fakat boşuna.
The puppy looked at her with very sad eyes.
- Yavru köpek çok üzgün gözlerle ona baktı.
Mom will buy us a puppy.
- Annem bize bir yavru köpek alacak.
Nancy is afraid of dogs.
- Nancy köpeklerden korkar.
Broadly speaking, dogs are more faithful than cats.
- Genellikle, köpekler kedilerden daha sadıktırlar.
Tom bought Mary a puppy.
- Tom Mary'ye bir yavru köpek satın aldı.
The pup snapped at my hand.
- Yavru köpek elimi ısırdı.