Definition of kökenli in Turkish English dictionary
- origin
In Russian, nouns of foreign origin generally don't succumb to integration.
-Rusça'da yabancı kökenli isimler genellikle bütünleşmeye dayanamaz.
When you watch television or listen to the radio, the music which you hear is often African in origin.
-Televizyon izlediğinde ya da radyo dinlediğinde, dinlediğiniz müzik genellikle Afrika kökenlidir.
- origins of
- köken
- {i} origin
When you watch television or listen to the radio, the music which you hear is often African in origin.
-Televizyon izlediğinde ya da radyo dinlediğinde, dinlediğiniz müzik genellikle Afrika kökenlidir.
The custom originated in China.
-Gelenek Çin kökenlidir.
- köken
- root
Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots.
-Rusça, Lehçe, Çekçe ve Bulgarca gibi dillerin ortak Slav kökenleri vardır.
The word 'algebra' has Arabic roots, right?
-Algebra kelimesi Arapça kökenlidir, değil mi?
- köken
- {i} descent
- köken
- {i} basis
- köken
- (Denizbilim) orijin
- köken
- mother
- petrol kökenli
- petroleum
- toplum kökenli
- (Politika, Siyaset) community-based
- köken
- etymon
- köken
- provenance
- köken
- spring
- köken
- extraction
- köken
- stem
- köken
- fountain
- köken
- cradle
- köken
- seed
- köken
- principle
- ispanya kökenli yahudilere verilen ad
- Spanish origin, the name given to Jews
- afrika kökenli amerikalı
- Afro-American
- amerika ve asya kökenli
- Amerasian
- amerika ve asya kökenli kimse
- Amerasian
- amerika'da yaşayan latin kökenli kimse
- Latino
- anne kökenli
- (Dilbilim) matronymic
- baba kökenli ad
- (Dilbilim) patronymic
- balkan kökenli
- balkan-origin
- balkan kökenli türkler
- pomaks
- bitki kökenli
- phytogenetic
- buzul kökenli zemin
- (Coğrafya) soil of glacial origin
- fransızca kökenli sözcük
- gallicism
- hint avrupa kökenli kavim
- Celt
- insan kökenli
- (Jeoloji) anthropogenic
- iskemik kökenli
- (Tıp) ischemic origin
- kara kökenli kirlenme
- (Hukuk) land-based pollution
- köken
- place of origin, homeland
- köken
- Genesis
- köken
- birth
- köken
- derivation
- köken
- origination
- köken
- lineage
- köken
- authorship
- köken
- pedigree
- köken
- ling. root, root form, etymon, radical
- köken
- wellspring
- köken
- origin, source
- köken
- origin, source; root
- köken
- seeds
- köken
- beginning
- köken
- bedrock
- köken
- spore
- köken
- wellhead
- köken
- womb
- köken
- radical
- köken
- plant or stem (usually refers to cucumber, melon, or squash plants)
- köken
- paternity
- köken
- rootstock
- köken
- provenience
- latin kökenli halklar
- Romance peoples
- latince kökenli
- Romance
- latince kökenli
- Romanic
- latince kökenli
- Romanesque
- latince kökenli dilde yazılmış kitap
- romance
- latince kökenli diller
- Romanesque
- latince kökenli diller
- romance languages
- latince kökenli diller
- romance
- petrol kökenli gazlar
- petroleum gases
- sinir kökenli
- neurogenic
- ıspanyol veya portekiz kökenli yahudiler
- Sephardim
Related Terms
Definition of kökenli in Turkish Turkish dictionary
- Kökeni olan
- Belli bir kaynaktan çıkmış olan, bir kaynağa dayanan
- köken
- Tulumbacı hortumlarının uç kısmındaki sarı maden sap
- köken
- Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları
- köken
- Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, sebep veya yer, menşe
- köken
- Herhangi bir malın üretildiği ya da dışsatımının yapıldığı yer
- köken
- Bir malın üretildiği veya yapıldığı, alındığı, getirildiği yer, menşe, orijin
- köken
- Kavun, karpuz ,kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları
- köken
- Soy, asıl