kökçe

listen to the pronunciation of kökçe
Turkish - English
(Denizbilim) radical
A member of the most progressive wing of the Liberal Party; someone favouring social reform (but generally stopping short of socialism)
In logographic writing systems as the Chinese writing system, the portion of a character (if any) that provides an indication of its meaning, as opposed to phonetic
Of or pertaining to the intrinsic nature of something
an atom or group of atoms with at least one unpaired electrons
(used of opinions and actions) far beyond the norm; "extremist political views"; "radical opinions on education"; "an ultra conservative"
Specifically, a group of two or more atoms, not completely saturated, which are so linked that their union implies certain properties, and are conveniently regarded as playing the part of a single atom; a residue; called also a compound radical
Relating, or belonging, to the root, or ultimate source of derivation; as, a radical verbal form
A primitive letter; a letter that belongs to the radix
Growing from or pertaining to a root; growing from a non-aerial stem
Hence: Of or pertaining to the root or origin; reaching to the center, to the foundation, to the ultimate sources, to the principles, or the like; original; fundamental; thorough-going; unsparing; extreme; as, radical evils; radical reform; a radical party
arising from or going to the root; "a radical flaw in the plan"
a sign placed in front of an expression to denote that a root is to be extracted a character conveying the lexical meaning of a logogram a person who has radical ideas or opinions especially of leaves; located at the base of a plant or stem; especially arising directly from the root or rootstock or a root-like stem; "basal placentation"; "radical leaves"
A structure with an unpaired electron (but excluding certain metal ions) In organic molecules, a radical is often associated with a highly reactive site of reduced valence (see °doublet) The term radical is sometimes used to describe a substructure within a molecule; the term free radical then describes a radical in this sense, viewed as the result of cleaving the bond linking the substructure to the rest of the molecule
especially of leaves; located at the base of a plant or stem; especially arising directly from the root or rootstock or a root-like stem; "basal placentation"; "radical leaves"
The initial root formed after seed germination This primary (or first) root produces first-order lateral roots The primary root eventually becomes the tap root of the plant
a person who advocates sweeping changes in the laws and methods of government with the least delay
The root of a quantity as indicated by the sign
A member of an influential, centrist political party favouring moderate social reform, a republican constitution, and secular politics
Meaning "root", radical is normally used to mean a natal horoscope for living beings or any other kind of base horoscope, for example an electional or event chart drawn for the birth or start time The term Radix is sometimes used instead Typically used to distinguish radical positions from progressed or transitting positions
Afeggag
kök
root

Money is the root of all evil. - Para bütün kötülüğün köküdür.

Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots. - Rusya, Polonya, Çek ve Bulgaristan'ın ortak Slav kökleri var.

kök
base
kök
stem
kök
root; origin; base, basis; radical; root
kök
radix
kök
theme
kök
tiller
kök
race

Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation. - İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.

kök
(Biyokimya) residue
kök
tuber
kök
basis
kök
offshoot
kök
radical

It was a radical change. - O bir köklü değişiklikti.

His idea will radically alter our way of life. - Onun fikri yaşam tarzımızı kökünden değiştirecektir.

kök
stem; ground form
kök
rhizo
kök
tuning peg (of a saz)
kök
origin

The origin of the fire is unknown. - Ateşin kökeni bilinmemektedir.

When you watch television or listen to the radio, the music which you hear is often African in origin. - Televizyon izlediğinde ya da radyo dinlediğinde, dinlediğiniz müzik genellikle Afrika kökenlidir.

kök
grass roots
kök
etymon
kök
radical word
kök
rootstock

The orchardist grafted an apple bud onto the rootstock. - Meyve bahçesi uzmanı bir elma tomurcuğunu kök gövde üzerine aşıladı.

kök
{i} Fang
kök
ground form
Turkish - Turkish

Definition of kökçe in Turkish Turkish dictionary

Kök
cezir
Kök
(Osmanlı Dönemi) CİZN
Kök
cezr
kök
Köküyle ve sapıyla çıkarılan bitkilerin tanesi
kök
Kara hayatına uymuş olan gelişmiş bitkilerde, genel olarak toprak içerisine doğru büyüyen ama nadiren toprak üstünde de bulunan bir organ
kök
Olağan şartlarda çevresinden yalıtılamayan, ancak birçok tepkimede nitelik değiştirmeden geçebilen atom kümesi
kök
Denklemde bilinmeyenin yerine konulduğunda uygun düşen gerçek veya birleşik değer
kök
Sazı kurmaya yarayan burgu, kulak
kök
Kelimenin her türlü ekler çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı bölümü: Yaptırmak kelimesinde kök, yap- bölümüdür
kök
Bitkileri toprağa bağlayan ve onların, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm
kök
Süsende olduğu gibi, her yıl kök süren ve yer üstüne sap çıkaran çok yıllık yer altı gövdesi
kök
Dip bölüm
kök
Dip, temel, esas: "Ta gölden başlayan tipi ve fırtına Şebben'in sıcak evini kökünden sarsıyordu."- H. E. Adıvar
kök
Tane
kök
Kaynak, köken: "Ölenle, son zamanları gevşeyen, azalan, fakat kökleri mazinin sağlamlığı içinde kalan eski bir aşinalığım vardı."- A. Ş. Hisar
kök
Bir kimseyi bir yere bağlayan manevi temel güçlerin bütünü
kök
Kaynak, köken
kök
Sap. Süsende olduğu gibi, her yıl kök süren ve yer üstüne sap çıkaran çok yıllık yer altı gövdesi
kök
Sap
kök
Sazın tellerini burmada kullanılan burgulu kulak
kök
Dip, temel, esas
kök
Bazı şeylerde dip bölüm
kök
Mavi
kök
Bilinmeyenin yerine konulduğunda uygun düşen gerçek veya birleşik değer