He has been studying hard, but his exam is just around the corner and he's nervous.
The fortuneteller told Jane that there was an adventure for her just around the corner.
I hit my funny bone on the edge of the table.
- Dirseğimi masanın köşesine çarptım.
Will you please hold this edge?
- Bu köşeyi tutar mısınız lütfen?
There's a bank on the corner.
- Köşe başında banka var.
There's a pub just around the corner.
- Köşe başında bir meyhane var.
How many vertices and faces does a pentagonal prism have?
- Bir beşgen prizmanın kaç köşesi ve yüzeyi vardır?
Tom's column appears weekly.
- Tom'un köşe yazısı haftalık olarak çıkıyor.
That man is a newspaper columnist.
- Şu adam bir gazete köşe yazarı.
The house on the corner is ours.
- Köşe başındaki ev bizim.
I am going to the theater on the corner.
- Köşedeki tiyatroya gidiyorum.
Triangles don't have four angles.
- Üçgenlerin dört köşesi yoktur.
A square has four angles.
- Bir karenin dört tane köşesi vardır.
Turning the corner, you will find my house.
- Köşeyi dönünce, evimi bulacaksın