kâtibe

listen to the pronunciation of kâtibe
Turkish - English
kâtibe
woman secretary
obs. (female) secretary, clerk
(Kanun) secretary
kâtip
clerk

You can get it at the courthouse, the clerk added. - Onu adliye binasında alabilirsin, katip ekledi.

The clerk admitted his mistake to me. - Katip bana hatasını itiraf etti.

kâtip
pencil pusher
kâtip
amanuensis
katip
paralegals
katip
clerks

That store employs eight clerks. - Bu dükkanda sekiz kâtip çalışır.

katip
(Kanun) attending court clerk
katip
(Ticaret) coding clerk
kâtip
scribe
kâtip
quill driver
kâtip
typist

The typist tried to erase the error. - Katip hatayı silmeye çalıştı.

She got a job as a typist. - O bir katip olarak işe girdi.

kâtip
(male) secretary, clerk
kâtip
secretary
kâtip
clerk, secretary
Turkish - Turkish
Kadın yazman, kadın sekreter
katip
Sekreter, yazman
katip
Sarayda veya herhangi bir devlet kurumunda çalışan ve görevi yazı işlerine bakmak olan kişi
katip
Sekreter, yazman: "Bir müddet sonra Talât Beyin hususi kalemine kâtip oldum."- F. R. Atay
kâtip
(Osmanlı Dönemi) yazan, yazıcı
English - Turkish
katibe
kâtibe
Favorites