Turkish - English
Definition of kâfiye in Turkish English dictionary
- rhyme
History does not repeat itself, but it does rhyme.
-Tarih tekerrür etmez ama kafiye yapar.
In your language, does heart rhyme with pain?
-Sizin dilinizde kalp ağrı ile kafiyeli mi?
- end rhyme
- rhyme uyak
- rime
- rhyming
How's the trouble and strife? is an example of a sentence using Cockney rhyming slang.
-Hanımın nasıl? anlamına gelen How's the trouble and strife? cümlesi, kafiyeli Cockney argosuna bir örnektir.
- kafiye bulmak
- tag
- kafiye sözlüğü
- rhyming dictionary
- kafiye yapmak
- rhyme
- iç kafiye
- internal rhyme
- yarım kafiye
- assonant
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of kâfiye in Turkish Turkish dictionary
- (Osmanlı Dönemi) mısra sonlarındaki kelime ve mânâ uygunluğu
- Halk edebiyatında ayak
- Şiirde dizelerin sonunda tekrarlanan ve aynı sesi veren hecelerin benzeşmesi, uyak, (halk edebiyatında) ayak
- Şiirde dizelerin sonunda tekrarlanan ve aynı sesi veren heceler veya aynı görevde olmayan, ses bakımından benzeşen ek, uyak
- uyak
- KAFİYE
- (Osmanlı Dönemi) Herşeyin son tarafı. *Edb: Manzum yazılan satırların ses bakımından sonlarının aynı olması. Yaman, duman, saman... gibi
- KAFİYE
- (Osmanlı Dönemi) Tâbi olan şey
- sarma kafiye
- Bir dörtlüğün birinci ile dördüncü, ikinci ile üçüncü dizelerinin kafiyeli olması a b b a
- tam kafiye
- Kafiyeli kelimelerin son harfleri arasında bir sesli bir sessiz harf benzeşmesinden oluşan kafiye
- tunç kafiye
- Kafiyeli kelimelerin son harfleri arasında üç sesten fazla ses benzeşmesiyle veya biri diğerinin içinde bir kelime oluşturacak tarzda yapılan kafiye
- yarım kafiye
- Kafiyeli kelimelerin sonunda çıkış yerleri birbirine yakın sesdeşlerle oluşturulan kafiye
- zengin kafiye
- Dizelerdeki uyaklarda ikiden çok ses arasındaki uyumluluk
- çapraz kafiye
- Dörtlüklerde birinci ile üçüncü, ikinci ile dördüncü dizelerin birbiriyle kafiyelenmesi düzeni