O, oğullarının her birine para verdi.
- He gave money to each of his sons.
Şimdi büyük oğullar babalarından oldukça bağımsızlar.
- The elder sons are now quite independent of their father.
Karısı ona iki kızı ve bir erkek çocuk doğurdu
- His wife bore him two daughters and a son.
Şarkı söyleyen çocuk benim erkek kardeşimdir.
- The boy singing a song is my brother.
Onun oğlu ünlü bir piyanist oldu.
- His son became a famous pianist.
Küçük oğlum araba sürebiliyor.
- My little son can drive a car.
Küçük oğlum araba sürebiliyor.
- My little son can drive a car.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Tom bana bir erkek evlat gibi.
- Tom is like a son to me.
Tom bana onun için bir erkek evlat gibi olduğumu söyledi.
- Tom told me I was like a son to him.