jelatin

Turkish - English

Definition of jelatin in Turkish English dictionary: cellophane paper, cellophane; gelatine; gelatin
I make panna cotta without using gelatin. - Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.; jelly; gelatine; (Anatomi) gelatina
jelatin dinamiti: gelignite
jelatin gibi: gelatinous
jelatin kâğıdı: cellophane paper, cellophane
jelâtin haline getirmek: gelatinize
krom jelatin: chrome gelatine
modifiye sıvı jelatin: (Tıp) modifiye sıvı jelatin

Turkish - Turkish

Definition of jelatin in Turkish Turkish dictionary: Daha çok hekimlik ve fotoğrafçılıkta kullanılan, hayvanların kemik ve kıkırdak gibi dokularından veya bitkisel yosunlardan elde edilen saydam, renksiz, kokusuz bir madde; Hayvan kemiğinden elde edilen saydam, kokusuz madde; Genellikle hekimlik ve fotoğrafçılıkta kullanılan, hayvanların kemik, kıkırdak, vb. dokularından veya bitkisel yosunlardan elde edilen saydam, renksiz, kokusuz bir madde; Daha çok hekimlik ve fotoğrafçılıkta kullanılan saydam, renksiz, kokusuz bir madde; Daha çok hekimlik ve fotoğrafçılıkta kullanılan, hayvanların kemik ve kıkırdak gibi dokularından ya da bitkisel yosunlardan elde edilen saydan, renksiz, kokusuz bir madde; Hayvanların kemik ve kıkırdak gibi dokularından elde edilen saydam ve renksiz bir madde; Toz yada tabaka halinde satılan bir kıvam verici
JELATİN: (Osmanlı Dönemi) Fr. Tıbda ve fotoğrafçılıkta kullanılan şeffaf, renksiz ve kokusuz bir cisim. Hayvanların kemik ve kıkırdak gibi kısımlarından elde edilir
JELATİN: (Osmanlı Dönemi) Bir cins kâğıt

jelatin

Hyphenation

je·la·tin

History

Favorites