izlenme

listen to the pronunciation of izlenme
Turkish - English

Definition of izlenme in Turkish English dictionary

izlenme oranı tv
(Bilgisayar) rating
izlenme oranı
rating
izlenme oranının en yüksek olduğu zaman
prime-time
izle
(Bilgisayar) watch

In Soviet Russia, television watches the audience! - Sovyet Rusya'sında, televizyon seyirciyi izler!

My father usually watches television after dinner. - Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon izler.

izle
{f} trace

The police have traced her to Paris. - Polisler onu Paris'e kadar izledi.

This security system allows us to trace employees movements anywhere they go. - Bu güvenlik sistemi çalışanların hareketlerini gittikleri yerde izlemelerine izin verir.

izle
{f} follow

We should follow his example. - Biz onun dersini izlemeliyiz.

The dog followed its master, wagging its tail. - Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.

izle
(Bilgisayar) follow-up
izle
(Bilgisayar) follow up
izle
(Bilgisayar) track

I've got better things to do than to keep track of what Tom's doing. - Tom'un yaptıklarını izlemekten daha iyi yapacak işlerim var.

Tom tried his best to cover his tracks so he could save face. - Tom izlerini kapatmak için elinden geleni denedi böylece yüzünü kurtarabildi.

izle
(Bilgisayar) monitor
izlenmek
be monitored
izlenmek
be watched
izlenmek
be followed
izle
{f} following

Tom noticed that Mary was following him. - Tom Mary'nin kendisini izlediğini fark etti.

I asked Tom to stop following us. - Tom'un bizi izlemeyi bırakmasını istedim.

izle
{f} monitoring

Oliver thought that his parents, Tom and Mary, weren't setting rules or monitoring his whereabouts. - Oliver ebeveynleri Tom ve Mary'nin kurallar koymadığını ya da onun nerede olduğunu izlemediklerini düşündü.

izle
{f} watching

I like watching Code Lyoko. - Code Lyoko'yu izlemeyi seviyorum.

I grew up watching Pokemon. - Pokémon izleyerek büyüdüm.

izle
{f} tracing
izle
{f} tracking

Layla, an Aborigene, made use of her renowned tracking skills. - Aborijin olan Leyla, meşhur izleme becerilerini kullandı.

izle
{f} hound
izle
sleuth
izle
supervene
izle
{f} trail

I don't want to leave any paper trails. - Ben herhangi kağıt izleri bırakmak istemiyorum.

Boys trail girls in language skills. - Oğlanlar dil becerileri konusunda kızları izler.

izle
dogs

The hunting dogs followed the scent of the fox. - Av köpekleri tilkinin kokusunu izledi.

izle
dogged
izle
spoor
izlenmek
to get an impression
izlenmek
(Mukavele) pursue
English - English

Definition of izlenme in English English dictionary

izle
A spark, ember
Turkish - Turkish
İzlenmek işi
izlenmek
İzleme işi yapılmak, takip edilmek