The system says I do not have the necessary permissions to delete the folder.
- Sistem, klasörü silmem için gerekli izinlere sahip olmadığımı söylüyor.
The system says I do not have the necessary permissions to delete the folder.
- Sistem, klasörü silmem için gerekli izinlere sahip olmadığımı söylüyor.
She wanted my permission to use the telephone.
- Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.
Will you permit us to leave now?
- Şimdi gitmemize izin verir misin?
Tom allowed Mary to leave early.
- Tom Mary'nin erken ayrılması için izin verdi.
The teacher permitted the boy to go home.
- Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.
It was not permitted that the inhabitants trespass in the area.
- Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.
Half the office took a day off.
- Ofisin yarısı izin aldı.
I took a paid day off yesterday.
- Dün bir gün ücretli izin aldım.
Circumstances do not permit me such a holiday.
- Koşullar bana böyle bir tatil izin vermez.
I am, by no means, allowed to become ill now, tomorrow is my holiday.
- Şimdi hiçbir şekilde hasta olmama izin verilmiyor. Yarın benim tatilim.
Why wouldn't you let me get a driver's license?
- Neden ehliyet almama izin vermedin?
Let me take a look at your driver's license.
- Ehliyetine bakmama izin ver.
His mother will not consent to his going there alone.
- Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.
If I'd known that it would come to this, I would have never consented.
- İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.
Tom has been allowing me to borrow his bicycle every Monday.
- Tom her pazartesi onun bisikletini ödünç almama izin veriyor.
I think it's time for me to stop allowing her to always have her own way.
- Sanırım onun her zaman istediğini yapmasına izin vermeyi durdurmamın zamanıdır.
The natives were not allowed to enter the district.
- Yerlilerin bölgeye girmesine izin verilmiyor.
You are not allowed to violate the rules.
- Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.
I'm on a paid vacation.
- Ben ücretli izindeyim.
I'm going to take my vacation in September rather than July.
- İzinimi temmuzda değil eylülde alacağım.
I'm on a paid vacation.
- Ben ücretli izindeyim.
I'm going to take my vacation in September rather than July.
- İzinimi temmuzda değil eylülde alacağım.
I stood aside to let them pass.
- Onların geçmesine izin vermek için kenarda durdum.
Don't let opportunities pass by.
- Fırsatların geçip gitmesine izin vermeyin.
Will you excuse me for just a moment?
- Biraz izin verir misiniz?
Will you excuse us for a moment?
- Bize biraz izin verir misiniz?
Most government workers are on furlough.
- Çoğu hükümet çalışanı izinde.
I will come, weather permitting.
- Hava izin verirse, gelirim.