I want to leave a mark.
- Bir iz bırakmak istiyorum.
Everyone wants to leave a mark.
- Herkes bir iz bırakmak ister.
There are teeth marks on the end of that pencil.
- O kalemin ucunda diş izleri var.
The pregnancy left her with stretch marks.
- Gebelik onu gerilme izleriyle bıraktı.
There were traces of blood inside Dan's car.
- Dan'ın arabasının içinde kan izleri vardı.
The police didn't find anyone's traces.
- Polis kimsenin izlerini bulmadı.
There are footprints of a cat on the table.
- Masanın üstünde bir kedinin ayak izleri var.
Footprints were left on the floor.
- Yerde ayak izleri bırakılmıştı.
Tom liked to watch military documentaries.
- Tom, askeri belgeselleri izlemekten hoşlandı.