I'm quite all right if you have no objection to it.
- Eğer sizin bir itirazınız yoksa ben oldukça iyiyim.
She has a strong objection to my plan.
- Onun benim planıma güçlü bir itirazı var.
She decided not to contest the charges in court.
- O, mahkemedeki suçlamalara itiraz etmemeye karar verdi.
I don't object to your going out to work, but who will look after the children?
- Ben çalışmak için dışarı gitmene itiraz etmiyorum fakat çocuklara kim bakacak.
Jack wanted Mary to kill Tom with her own hands, but Mary objected saying she was not ready yet.
- Jack, Mary'nin Tom'u kendi elleriyle öldürmesini istedi ama Mary henüz hazır olmadığını söyleyerek itiraz etti.
Sami didn't challenge that.
- Sami ona itiraz etmedi.
I accept your challenge.
- İtirazını kabul ediyorum.
He submitted his resignation in protest of the company's policy.
- İstifasını şirket politikasına itiraz ederek sundu.
I don't mean to object to your proposal.
- Amacım önerine itiraz etmek değil.
I don't mean to object to your proposal.
- Amacım önerine itiraz etmek değil.