It's our duty to always obey the law.
- Yasaya itaat etmek her zaman görevimizdir.
I can't do anything but obey him.
- Ona itaat etmekten başka bir şey yapamıyorum.
You are here in order to obey my commands.
- Sen emirlerime itaat etmek için buradasın.
I intend to obey those orders.
- Ben o emirlere itaat etmek niyetindeyim.
Their culture values obedience to those in positions of authority.
- Onların kültür değerleri, otorite konumundaki kişilere itaat etmektir.
We wouldn't want to disobey the teacher, would we?
- Öğretmene itaat etmek istemedik, değil mi?
His negotiators had disobeyed his orders.
- Onun arabulucuları onun emirlerine itaat etmedi.