istikâmet

listen to the pronunciation of istikâmet
Turkish - English
{i} direction

We hurried in the direction of the fire. - Yangın istikametinde koşturduk.

Tom wanted directions to a good Chinese restaurant. - Tom iyi bir Çin restoranının istikametini istedi.

direction yön, doğrultu
destination
(a) direction
integrity, uprightness
integrity
(Havacılık) heading
tide
istikamet tekeri
idler
istikamet tekeri
track idler
istikamet tekerleği
steering wheel
istikamet vermek
1. to direct, assign a direction to. 2. to give guidance to
(ADF) istikametsiz bıykın / otomatik istikamet bulucusu (radyo kompa)istasyonu
(Askeri) nondirectional beacon
atış hattı istikamet açısı
(Askeri) azimuth of fire
pusula istikamet açısı
(Askeri) compass azimuth
Turkish - Turkish
Doğrultu, yön
(Osmanlı Dönemi) doğruluk, nâmuslu hareket; yön, cihet
İSTİKAMET
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin bir tarafa doğru olarak uzanması
İSTİKAMET
(Osmanlı Dönemi) Allah'a kulluk etmek
İSTİKAMET
(Osmanlı Dönemi) Hatt-ı hareketi doğru olmak. Doğruluk, nâmuslu hareket. Her işte itidal üzere bulunmak. Adâletten, doğruluktan ayrılmayıp, diyânet ve akıl içinde yürümek
İSTİKAMET
(Osmanlı Dönemi) Yön, cihet
İstikâmet
(Osmanlı Dönemi) NEHEC
istikâmet
Favorites