isteyen

listen to the pronunciation of isteyen
Turkish - English
requestor
(Bilgisayar) requester
willer
(Bilgisayar) requested by
wanting

There's a woman in a wheelchair wanting to talk to you. - Tekerlekli sandalyede seninle konuşmak isteyen bir kadın var.

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

isteyen kimse
pretender
isteyen kişi
wanter
isteyen olmamış
unclaimed
iste
{f} like

Would you like some coffee? - Biraz kahve ister misin?

Would you like to dance with me? - Benimle dans etmek ister misin?

emek isteyen
demanding

It's a very demanding profession. - Bu çok emek isteyen bir meslek.

ısrarla isteyen
importunate
iste
require

I don't require your understanding. - Anlayışını istemiyorum.

I am sorry, but I cannot meet your requirement. - Üzgünüm ama isteğinizi yerine getiremem.

iste
(Bilgisayar) request

The request became a hot political issue in the presidential campaign. - İstek başkanlık kampanyasında sıcak bir siyasi sorun haline geldi.

When I asked him to lend me some money, he turned down my request. - Ondan bana biraz ödünç para vermesini istediğimde, o, ricamı geri çevirdi.

iste
(Bilgisayar) pull
sahip olmak isteyen
possessive
titizlik isteyen (bir iş)
exacting
yetenek isteyen
vocation
iste
adjure
iste
{f} willed
iste
{f} required

Reservations are required. - Rezervasyon isteniyor.

I would like to but I have a required course tonight. - İsterim ama bu gece gerekli bir kursum var.

iste
{f} appealing
iste
{f} requested

Tom has requested my assistance. - Tom yardımımı istedi.

Tom requested my assistance. - Tom yardımımı istedi.

iste
{f} craving

I have some cravings. - Benim bazı isteklerim var.

iste
adjure to
iste
covet
iste
crave
iste
want to

Do you want to go to the movies or to the theater? - Sinemaya mı tiyatroya mı gitmek istersin?

I don't want to identify myself with that group. - Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.

iste
call for

Tom heard Mary call for help. - Tom Mary'nin yardım istediğini duydu.

They would call for help. - Onlar yardım istediler.

iste
{f} willing

An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources. - Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.

He was willing to care for that cat. - O,o kediye bakmak için istekliydi.

iste
adjure to be
iste
make a request
iste
want to be
iste
desired

There remains nothing to be desired. - İstenilen bir şey yok.

Dan desired to kill Linda. - Dan Linda'yı öldürmek istedi.

anne olmak isteyen
(Argo) clucky
başkasının iyiliğini isteyen kimse
well-wisher
cesaret isteyen
bold
cesaret isteyen
adventurous
cesaret isteyen
prowess
emek isteyen
(Ticaret) toilsome
emek isteyen
lucubratory
evlenmek isteyen kimse
suitor
iste
want#to
iste
adjureto
iste
coveted
iste
wantto
işbirliği yapmak isteyen
cooperative
kanıt isteyen
from Missouri
kaybedilen toprakları geri isteyen
irredentist
kuluçkaya yatmak isteyen
broody
tamir isteyen durum
disrepair
yüksek kira isteyen evsahibi
rack-renter
zaman isteyen
time-consuming
zorla isteyen
importunate
çalması marifet isteyen müzik parçası
bravura
çok ayrıntılı ve çok iş isteyen
(Hukuk) elaborated
çok şey isteyen
demanding
öç almak isteyen
revengeful
ülkenin kaybettiği toprakları geri isteyen kimse
irredentist
Turkish - Turkish

Definition of isteyen in Turkish Turkish dictionary

iste
(Osmanlı Dönemi) becü
İsteyen
(Osmanlı Dönemi) BAGİ
İsteyen
(Osmanlı Dönemi) SAİL