istemsiz

listen to the pronunciation of istemsiz
Turkish - English
{s} involuntary

Do you ever have involuntary urination? - Sen hiç istemsiz idrar yaşadın mı?

Breathing is an involuntary bodily process. - Solunum istemsiz bir bedensel süreçtir.

automatic
reflex
istem
volition
istemsiz kas
(Anatomi) involuntary muscle
istemsiz hareket
reflex
istemsiz hareket
tic
istemsiz hareket
reflex movement
istemsiz kas hareketleriyle başlayan bir hastalık
chorea
istemsiz olarak
automatically
istemsiz olarak
in spite of oneself
istemsiz olarak
involuntarily
istemsiz olma
involuntariness
istem
request

As you requested, I have attached a recent passport-sized photograph. - İstemiş olduğunuz gibi, yeni çekilmiş bir vesikalık fotoğrafımı ekledim.

I must request you to obey my orders. - Emirlerime uymanı istemeliyim.

istem
(Ticaret) run

I don't want to run into Tom. - Tom'a rastlamak istemiyorum.

I don't want to run into her. - Ona rastlamak istemiyorum.

istem
(Bilgisayar) prompt
istem
claim

I do not want to reject this claim. - Ben bu iddiayı reddetmek istemiyorum.

istem
option

Are you sure you don't want to consider another option? - Başka bir seçenek düşünmek istemediğinden emin misin?

istem
call

If I were abroad and I ran out of money, I would call my parents to ask for more. - Yurt dışında olsam ve param bitse, ben daha fazla istemek için ailemi ararım.

This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict. - Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.

istem
will

Jack made me go there against my will. - Jack, istemediğim halde beni oraya gönderdi.

You have only to ask for it and it will be given to you. - Siz sadece onu istemek zorundasınız ve o size verilecektir.

istem
will, volition
istem
demand, request; will, volition
istem
formal request, demand
istem
demand

The reporters demanded to know why the mayor wouldn't talk to them. - Muhabirler, belediye başkanının neden onlarla konuşmak istemediğini bilmek istediler.

We're here to demand justice. - Adalet istemek için buradayız.

istem
solicitation
istem
(Ekonomi)demand
Turkish - Turkish
İstenmeden yapılan
İstemeyerek yapılan
istem
Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, talep, arzu
istem
İrade veya isteğin eylem durumunda belirmesi
istem
Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, talep, arzu: "Senin yanındayım, sana geliyorum / Senin isteminle cana geliyorum."- F. Halıcı. İrade veya isteğin eylem durumunda belirmesi
İSTEM
(Osmanlı Dönemi) Zulüm ve sitem
istemsiz
Favorites