He reluctantly went to see her. - Onu görmeye isteksiz olarak gitti.
He reluctantly went to see her.
Onu görmeye isteksiz olarak gitti.
Tom reluctantly published Mary's tragic novel. - Tom, Mary'nin trajik romanını isteksiz olarak yayınladı.
Tom reluctantly published Mary's tragic novel.
Tom, Mary'nin trajik romanını isteksiz olarak yayınladı.