iskelet

listen to the pronunciation of iskelet
Turkish - English
skeleton

He looks just like a skeleton. - O sadece bir iskelet gibi görünüyor.

Tom is a human skeleton. - Tom bir insan iskeletidir.

structure
scrag
skeletal

I finally understand the skeletal system. - Sonunda iskelet sistemini anlıyorum.

carcass

A carcass has been found at the urban park. - Şehir parkında bir iskelet bulundu.

carcase
atomy
framework, structural frame
bones

The bones form a skeleton. - Kemikler bir iskelet oluşturur.

The bones build up a skeleton. - Kemikler bir iskelet meydana getirir.

outline
skeleton; framework; skeleton, weed
framework

The building will be made of concrete on a steel framework. - Yapı, çelik iskelet üzerine betondan yapılacaktır.

The whole framework was made of iron. - Bütün iskelet demirden yapıldı.

frame

The frame of the machine should be rigid. - Makinenin iskeleti sert olmalı.

The building will be made of concrete on a steel framework. - Yapı, çelik iskelet üzerine betondan yapılacaktır.

framing
fabric
weed
anatomy
iskelet (binaya ait)
framework
iskelet gibi
skinny
iskelet gibi
very thin
iskelet gibi
(deyim) a bag of bones
iskelet kas
(Tıp) skeletal muscle
iskelet kıyısı
skeleton coast
iskelet eğri
(Çevre) skeleton curve
iskelet fiksasyonu
(Tıp) skeletal fixation
iskelet gibi
skeletal, emaciated
iskelet gibi
like a bag of bones
iskelet gibi
scraggy
iskelet gibi
skeletal
iskelet gibi
very thin, skinny, like a skeleton
iskelet gibi
rawboned
iskelet gibi kimse
skeleton
iskelet gibi yapmak
skeletonize
iskelet kası gevşeticisi
(Tıp) skeletal muscle relaxants
iskelet kepçesi
framework bucket
iskelet kod
skeletal code
iskelet kodlama
skeletal coding
iskelet tipi kelepçe
skeleton-type bucket
iskelet tipi kepçe
skeleton type bucket
iskelet titreşimi
(Kimya) skeletal vibration
iskelet toprak
skeletal soil
iskelet yapı
skeleton structure
iskelet yapısı
skeletal structure
iskelet yordam
skeletal routine
iskelet yöneticisi
skeleton supervisor
iskelet çıtası
framework moulding
iskelet şeması
skeleton diagram
kas-iskelet
(Tıp) musculoskeletal
demir iskelet
ironwork
deri-iskelet
(Denizbilim) dermoskeleton
iskelet
endoskeleton
iç-iskelet
(Jeoloji) endoskeleton
kafes iskelet
(İnşaat) framed structure
kentsel iskelet
urban skeleton
Turkish - Turkish
Kuru, çıplak: "Yürüdük, yürüdük, yaprakları düşmüş iskelet bir ormanın içine geldik."- Ö. Seyfettin
Çok zayıf
Bir şeyi oluşturan temel çatı
Bi şeyi oluşturan temel çatı
İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı, teşrih
Bir eserin genel planı
Yumuşak bölümleri dökülmüş, ölü bir vücudun kemiklerinin bütünü
Kuru, çıplak
Bir şeyi oluşturan temel çatı: "Yanımızdaki genç, yolun ötesinde bir bina iskeleti gösterdi."- F. R. Atay. Çok zayıf
İSKELET
(Osmanlı Dönemi) Fr. Vücudun kemik çatısı
iskelet mobilya
Esas taşıyıcı kısımları masif ağaç malzemeden yapılan ve oturma grubuna giren koltuk, kanepe, sandalye, kolçaklı sandalye, sallanan koltuk vb. mobilya
İskelet
kadit
İskelet
teşrih
iskelet
Favorites