O havuz gerçekten davetkar görünüyor.
- That pool really looks inviting.
Karısı davetkar konukları severdi.
- His wife liked inviting guests.
Tom'u ve Mary'yi partime davet etmediğim için kendime sitem edebilirdim.
- I could kick myself for not inviting Tom and Mary to my party.
Beni doğum günü partine davet ettiğin için teşekkür ederim.
- Thank you for inviting me to your birthday party.
O, beni davet etmek için yeterince nazikti.
- He was kind enough to invite me.
Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
- I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
- I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.
- I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.
Wearing that skimpy dress, you are bound to invite attention.