Karısı davetkar konukları severdi.
- His wife liked inviting guests.
Su sıcak ve davetkardı.
- The water was warm and inviting.
Beni davet ettiğiniz için çok teşekkür ederim.
- Thank you very much for inviting me.
Beni doğum günü partine davet ettiğin için teşekkür ederim.
- Thank you for inviting me to your birthday party.
O, beni davet etmek için yeterince nazikti.
- He was kind enough to invite me.
Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
- I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.
- I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.
Bir taraftan seni yemeğe davet etmek için, diğer taraftan sana oğlumun evleneceğini söylemek için seni aradım.
- I called you, on the one hand to invite you out to eat, and on the other to tell you my son is going to get married.
Wearing that skimpy dress, you are bound to invite attention.