intimidating, endangering

listen to the pronunciation of intimidating, endangering
English - Turkish

Definition of intimidating, endangering in English Turkish dictionary

threatening
tehdit

İstasyona varmadan önce, gökyüzü tehditkar olmuştu. - The sky had become threatening before I got to the station.

Bu yağmur tehdit ediyor. - It is threatening to rain.

threatening
{s} tehditkâr

Gökyüzü tehditkar görünüyor. - The sky looks threatening.

Bu sabah üç tane tehditkar telefon aldım. - I received three threatening phone calls this morning.

threatening
{s} endişe verici
threatening
kokorozlamak
threatening
tehdit edici

Tom Mary'ye tehdit edici bir görüntü verdi. - Tom gave Mary a threatening look.

O, kız arkadaşına tehdit edici bir mektup yazdı. - He wrote a threatening letter to his girlfriend.

threatening
{s} tehdit eden

Tom gece tehdit eden ruhlar tarafından çevrildiğini düşündü. - Tom thought he was surrounded at night by threatening spirits.

English - English
{s} threatening
intimidating, endangering
Favorites