Kasten yüksek sesle konuşuyorum.
- I am deliberately speaking loudly.
Tom Mary'nin kendisinden kasten kaçındığını fark etti.
- Tom realized Mary was deliberately avoiding him.
Ben sokakta onu geçtiğimde o kasıtlı olarak beni görmezden geldi.
- He deliberately ignored me when I passed him in the street.
O, kasıtlı olarak bir çatışmayı provoke etmeye devam etti.
- He deliberately kept on provoking a confrontation.