Bu ürün özel kullanım için tasarlanmıştır.
- This product is intended for private use only.
Bu benim için mi tasarlanmış?
- Is this intended for me?
Genç insanlara yönelik kitaplar iyi satacaktır.
- Books intended for young people will sell well.
Bu ders kitabı yabancı öğrencilere yöneliktir.
- This textbook is intended for foreign students.
Mary en fazla iki çocuk doğurmayı amaçlamaktadır.
- Mary intends not to give birth to more than two children.
Mary en fazla iki çocuk doğurmayı istemektedir.
- Mary intends not to give birth to more than two children.
Onun istenilenden çok farklı bir etkisi vardı.
- It had an effect very different from the one intended.
Gitmeye niyet ettim fakat unuttum.
- I intended to go, but forgot to.
Onunla gitmeye niyet ettim.
- I intended to go with him.
O geçen sene Napoli'yi ziyaret etmeyi planlamıştı.
- He intended to have visited Naples last year.
Şimdiye kadar ev ödevimi bitirtmeyi planlamıştım.
- I'd intended to have my homework finished by now.
Sözde bir durgunluk içinde olmamıza rağmen bu Altın Hafta tatilinde rekor sayıda insan yurt dışında seyahat ediyor.
- Even though we're supposedly in a recession, people are traveling abroad in record numbers this Golden Week holiday.
Tom sözde yatak odasını temizliyor.
- Tom is supposedly cleaning his bedroom.
Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil ettiği varsayılır, ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.
- This figure is supposed to represent Marilyn Monroe, but I don't think it does her justice.
The phone is supposed to help us save time.
Dotage, fatuity, or folly is for the most part intended or remitted in particular men, and thereupon some are wiser than others .
... intake form that are really intended to help people ...
... So let's kick off, no pun intended, ...