instruction, education

listen to the pronunciation of instruction, education
English - Turkish

Definition of instruction, education in English Turkish dictionary

teaching
öğretmenlik

O, bu bahar otuz yıldır öğretmenlik yapıyor olacak. - He will have been teaching for thirty years this spring.

Tom tam zamanlı stüdyo müzisyeni olmak için öğretmenlik mesleğini bıraktı. - Tom gave up his teaching job to become a full-time studio musician.

teaching
öğretim

Öğretim tarzımın yanlış olduğunu düşünüyor musun? - Do you think that my way of teaching is wrong?

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu? - What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?

teaching
{f} öğret

Hayatını İngilizce öğreterek kazanıyor. - He earns his living by teaching English.

Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler. - All our teachers were young and loved teaching.

teaching
ders

Tom şu anda bir sınıfa ders veriyor. - Tom is teaching a class right now.

Okulu müdürümüz derse girmez. - Our principal does no teaching.

teaching
öğreti

Tom bize Fransızca öğretiyor. - Tom is teaching us French.

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu? - What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?

teaching
(isim) ders, öğretim, öğretme, öğretmenlik
teaching
{i} öğreti, ilke
teaching
{i} öğretme, öğretim
teaching
öğretim/öğreti
teaching
teaching machine öğretici makina
English - English
{i} teaching
instruction, education
Favorites