Gemi hasarlı değildi.
- The ship was not damaged.
Chris'in kalbi o kadar boş ve hasarlı hissetti ki o tamir edilemedi.
- Chris' heart felt so empty and damaged that it couldn't be repaired.
Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
- The roof was damaged by the storm.
Zarar görmüş itibarını tamir etmeye çalıştım.
- I tried to repair his damaged prestige.
Sami, Leyla'nın itibarına hasar verdi.
- Sami damaged Layla's reputation.
Belki ona yanlışlıkla hasar verdim.
- Maybe I accidentally damaged it.
Kuraklık oradaki tüm ürünlere zarar verdi.
- The drought damaged all the crops there.
Bu skandal, şirketimizin kamuoyundaki imajına ciddi olarak zarar verdi.
- This scandal has severely damaged the public image of our company.