Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.
- That was probably what influenced their decision.
Ülkesinin üstünde büyük etkisi var.
- He has a great influence on his country.
Onun ülkesinde büyük nüfuzu var.
- He has great influence in his country.
Neden onu etkilemek için çalışmalılar?
- Why should they try to influence him?
Seni etkilememe izin verme.
- Don't let me influence you.
Neden onu etkilemek için çalışmalılar?
- Why should they try to influence him?
İnsan ve hayvan yaşamı atmosferik çevreye gösterdikleri tepkilerden etkilenirler.
- Human and animal life are influenced by their reactions to the atmospheric environment.
Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.
- I think that our living together has influenced your habits.
I have absolutely no influence over him.
... It's a lot of -- there's a lot of rock influences on the ...
... and numerous cultural influences ...