indicating displeasure at another person's behaviour or statement.

listen to the pronunciation of indicating displeasure at another person's behaviour or statement.
English - Turkish

Definition of indicating displeasure at another person's behaviour or statement. in English Turkish dictionary

really
hakikaten

Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum. - I really don't think so.

Bu cep telefonu hakikaten pahalı. - This cellphone is really expensive.

really
gerçekten

Seni anlamak gerçekten çok zor. - Understanding you is really very hard.

Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum. - I really look forward to your visit in the near future.

really
gerçekten mi

Yaptığına gerçekten minnettarım. - I really appreciate what you've done.

Bir bardak soğuk biraya gerçekten minnettar kalırdım. - I would really appreciate a glass of cold beer.

really
öyle mi

Gerçekten öyle mi oldu? - Did it really happen like that?

Gerçekten tam olarak öyle mi söyledin? - Did you just really say that?

really
mutlâka

Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın. - You really should eat before you leave.

Çatı mutlaka tamir edilmeli. - The roof is really in need of repair.

really
kesin olarak

Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz. - We cannot really predict anything.

Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez. - No one ever really knows what's going through someone else's head.

really
kesinlikle

Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum. - I really want another chance.

Çok kibar olsa bile ona kesinlikle güvenmiyorum. - Even if he's very nice, I don't really trust him.

really
cidden

Fransızcam cidden o kadar kötü mü? - Is my French really that bad?

Benim için Japonca konuşmak cidden kolay. - It's really easy for me to speak Japanese.

really
gayet

Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor. - The system here works really well.

really
aslında

O aslında gerçekten eğlenceliydi. - That was actually really fun.

Tom uzun süre konuştu fakat aslında çok şey söylemedi. - Tom talked for a long time, but didn't really say much.

really
hakikat

Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum. - I really, truly believe that.

Bu cep telefonu hakikaten pahalı. - This cellphone is really expensive.

really
sahi mi

Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır. - Really? My hobby is reading comics.

really
sahiden

Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir. - Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong.

Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir? - Is the milk from this deer really good?

really
z. gerçekten
English - English
really

Well, really! How rude.

indicating displeasure at another person's behaviour or statement.
Favorites