Hikayesi pek çok yerde tutarsız.
- His story is inconsistent in many places.
Onun dün söylediği geçen hafta söylediği ile tutarsız.
- What he said yesterday is inconsistent with what he said last week.
Benim akıcılığım birçok durum için yeterlidir, fakat genellikle çelişkili durumlarımı ifade etmek için değil.
- My fluency is sufficient for many situations, but not for expressing my — often contradictory — emotions.
Kızıl Kmerler çelişkili eylemlerini meşrulaştırmak için genellikle meseller kullanır.
- The Khmer Rouge often used parables to justify their contradictory actions.
Söyledikleri şeyler hissettiklerine aykırı.
- What they say is contradictory to their feelings.