The firm is under investigation.
- Firma inceleme altında.
We have to appoint new members of the examining board.
- İnceleme kurulunun yeni üyelerini atamalıyız.
Test examining is a very restrictive practice.
- Test incelemesi çok kısıtlayıcı bir uygulamadır.
Dan performed a microscopic examination of the hair.
- Dan saçın mikroskobik incelemesini yaptı.
The teacher is busy looking over the examination papers.
- Öğretmen sınav kağıtlarını incelemekle meşgul.
The educational system is now under review.
- Eğitim sistemi şu anda inceleme altında.
This is my latest review.
- Bu benim en son incelemem.
You have to investigate that problem.
- O sorunu incelemek zorundasın.
Sami's car was inspected by investigators.
- Sami'nin arabası dedektifler tarafından incelendi.
Sami inspected Layla's car.
- Sami, Leyla'nın arabasını inceledi.
Test examining is a very restrictive practice.
- Test incelemesi çok kısıtlayıcı bir uygulamadır.
They found out truth while examining a pile of relevant documents.
- İlgili belgelerin yığınını incelerken gerçeği öğrendiler.
Examine the question in its entirety.
- Soruyu bütünü ile inceleyin.
We dissected a frog to examine its internal organs.
- Bir kurbağayı, iç organlarını incelemek için kesip parçalara ayırdık.
Please look through these papers at your leisure.
- Lütfen boş vaktinde bu evrakları incele.
She investigated the company's output record carefully.
- Şirketin çıktı kayıtlarını dikkatlice inceledi.
You have to investigate that problem.
- O sorunu incelemek zorundasın.
In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
- Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
We went to the museum to study Japanese history.
- Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik.
The downside of fame is scrutiny.
- Şöhretin olumsuz tarafı incelemedir.
We surveyed the view from the top of the hill.
- Tepenin zirvesinden manzarayı inceledik.
The young couple surveyed the room.
- Genç çift odayı incelediler.
Tom devoted his life to the study of this phenomenon.
- Tom yaşamını bu olguyu incelemeye adamış.
We went to the museum to study Japanese history.
- Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik.