O, bu girişime karşı çıkıyor.
- He opposes this initiative.
Girişim, köylüler için yaşam kalitesini ölçülebilir şekilde artırdı.
- The initiative measurably improved quality of life for the villagers.
O işinde oldukça iyidir, ama inisiyatiften yoksundur.
- He is quite good at his job, but lacks initiative.
Başkan çalışanları kendi inisiyatifiyle hareket etmeye teşvik etti.
- The president urged employees to act on their initiative.
The second row shows that initiative states fill more constitutional offices by election than noninitiative states, and the difference is statistically significant after controlling for region and population.