in which every set with a lower bound has a greatest lower bound

listen to the pronunciation of in which every set with a lower bound has a greatest lower bound
English - Turkish

Definition of in which every set with a lower bound has a greatest lower bound in English Turkish dictionary

complete
{f} tamamlamak

En kısa sürede onu tamamlamak zorundayım. - I have to complete it as soon as possible.

Projeyi tamamlamak için daha çok zaman ayırmamız gerektiğini söylediğinde Tom'un kesinlikle bir fikri vardı. - Tom certainly had a point when he said we should allow more time to complete the project.

complete
{s} tam

Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

Tamamen işine dalmıştı. - He was completely absorbed in his work.

complete
eksiksiz

Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir. - The procedure must be executed correctly and completely.

Sami polislere eksiksiz bir sahte hikaye anlattı. - Sami told cops a complete fake story.

complete
{f} doldurmak
complete
{f} yerine getirmek
complete
{f} tamamla: adj.tamam
complete
{s} tamamı

Numarayı tamamıyle unuttum. - I completely forgot the number.

Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu. - My uncle has completely recovered from his illness.

complete
tam olma hali
complete
completeness bütünlük
complete
bitev
complete
tam, bitirmek, tamamlamak tam
complete
katıksız
complete
tümlemek
complete
(Bilgisayar) tamamlandı

Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı. - After months of negotiations, the peace treaty was completed.

Hepsi bununla tamamlandı. - All is completed with this.

complete
tamamlama

Projeyi tamamlamak için daha çok zaman ayırmamız gerektiğini söylediğinde Tom'un kesinlikle bir fikri vardı. - Tom certainly had a point when he said we should allow more time to complete the project.

Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar. - Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.

complete
{s} tamamlanmış

Yeni demiryolu henüz tamamlanmış değildir. - The new railway is not completed yet.

Ben gelmeden önce iş tamamlanmıştı. - The work had been completed before I arrived.

complete
(Bilgisayar) tamamlamak tam
complete
sonunu getirmek
complete
tekmillemek
complete
{s} iyice
English - English
complete
in which every set with a lower bound has a greatest lower bound

    Hyphenation

    in which eve·ry SET with a Low·er bound has a great·est Low·er bound

    Turkish pronunciation

    în hwîç evri set wîdh ı lōır baund hız ı greytıst lōır baund

    Pronunciation

    /ən ˈhwəʧ ˈevrē ˈset wəᴛʜ ə ˈlōər ˈbound həz ə ˈgrātəst ˈlōər ˈbound/ /ɪn ˈhwɪʧ ˈɛvriː ˈsɛt wɪð ə ˈloʊɜr ˈbaʊnd həz ə ˈɡreɪtəst ˈloʊɜr ˈbaʊnd/
Favorites