Kural bu durumda geçerli değil.
- The rule doesn't apply in this case.
Bu durumda, 100 € lütfen.
- In this case, 100 euro please.
Onlar yollarını kaybetme ihtimaline karşı yanlarında bir harita taşıdılar.
- They carried a map with them in case they should lose their way.
Onun gelme ihtimaline karşı hazır olsan iyi olur.
- You had better be ready in case he comes.
Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.
- You'll have to take his place in case he can't come.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
- Push this button in case of fire!
O halde, ben sizin bugün gelmeniz gerektiğini düşünüyorum.
- In that case, I think you should come in today.
Tom ihtiyacı olur diye bıçağını getirdi.
- Tom brought his knife just in case he needed it.
Beni aramak istersin diye telefonumu bırakacağım.
- I'll leave my number in case you want to call me.
Yangın durumunda bu camı kır.
- Break this glass in case of fire.
Yangın durumunda, bu düğmeye basın.
- In case of fire, press this button.
O takdirde, öyle olsun.
- In that case, so be it.
In case of emergency, break glass.
... And so it's probably the case that most of our use of these ...
... ELON MUSK: Yeah, actually, that seems to be the case. ...