O beni benim onu sevdiğim aynı şekilde sevdi.
- She loved me in the same way that I loved her.
Amerikalılar Japonların beyzboldan hoşlandığı aynı şekilde futboldan hoşlanıyor.
- Americans like football in the same way that Japanese like baseball.
Tom tam olarak Mary gibi aynı şekilde hissediyor.
- Tom feels exactly the same way as Mary does.
Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.
- In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
I really wanted a clear photo of the president, but all the journalists were in the way.
... With everyone counting the same way, ...
... In much the same way, economists today, presidents today debate our great recession, they debate ...