in the habit of

listen to the pronunciation of in the habit of
English - Turkish
alışkanlık olarak
used to
alışkın olmak
used to
öğür
used to
-ardı
used to
alışık olmak
be in the habit of
alışkanlığında olmak
used to
yapardı

Bir üniversite öğrencisi iken öyle yapardın. - You used to do so when you were a university student.

Her sabah yürüyüş yapardım. - I used to take a walk every morning.

used to
kullan

O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. - It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.

Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi. - My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.

used to
ederdi

Mary, Tom'la evlenmeyi hayal ederdi. - Mary used to dream about marrying Tom.

O, ondan nefret ederdi. - She used to hate him.

used to
geçmiş zamanda yapılan
used to
alışık

Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim. - I'm not used to making speeches in public.

Askerler tehlikeye alışıktırlar. - Soldiers are used to danger.

used to
alışkın

O uzun mesafe yürümeye alışkın. - He is used to walking long distances.

Erken kalkmaya alışkınım. - I'm used to getting up early.

English - English
used to
in the habit of

    Hyphenation

    in the hab·it of

    Turkish pronunciation

    în dhi häbıt ıv

    Pronunciation

    /ən ᴛʜē ˈhabət əv/ /ɪn ðiː ˈhæbət əv/
Favorites