Sonuçta çalışkan kişi başarır.
- In the end, the diligent person succeeds.
Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.
- In the end I ran to the station, and somehow got there on time.
O sonunda İngiltere'ye geri döndü.
- She went back to England in the end.
Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.
- In the end, the Germans were forced to withdraw.
Neticede hepimiz öleceğiz.
- We all die in the end.
Tom sonunda hoşlandığı bir iş buldu.
- Tom eventually found a job that he liked.
Tom'un sonunda bir ameliyata ihtiyacı olacak.
- Tom will eventually need an operation.
Fadıl en sonunda İslam'a geçti.
- Fadil eventually converted to Islam.
Polis en sonunda Tom'u yakaladı.
- The police eventually arrested Tom.
Tom sonuç olarak yapmasını istediğimiz her şeyi yaptı.
- Tom eventually did everything we asked him to do.
Nihayet serbest bırakıldım.
- I was eventually released.
Tom nihayet Boston'dan ayrıldı.
- Tom eventually left Boston.
Sonuçta her şeyi bana anlatacaksın.
- You'll tell me everything eventually.
Sonuçta biri Tom'a terbiyeli davranması gerektiğini söylemek zorunda kalacak.
- Eventually, someone is going to have to tell Tom that he needs to behave himself.
... nation to have to raise taxes on the American people. Not just at the high end. A recent ...
... at the end of this century ...