in that matter, relation, etc

listen to the pronunciation of in that matter, relation, etc
English - Turkish

Definition of in that matter, relation, etc in English Turkish dictionary

there
oraya

Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız! - Come on, Arianna, speed up or we'll never get there!

Oraya gitmeye çok hevesli. - He is very eager to go there.

there
orada

O, kahvaltısını sık sık orada yer. - He often eats breakfast there.

Onlar orada garip bir hayvan gördü. - They saw a strange animal there.

there
şurada

Şurada kitap okuyan adam benim babam. - The man reading a book over there is my father.

Şurada duran adam kim? - Who's that man standing over there?

there
There is still time
there
o yer

O yerde birçok insan kalıntısı vardı. - There were a lot of human remains in that place.

there
ünlem orada
there
var

Duvarda bir saat var. - There is a clock on the wall.

İnternette Tatar dilinde çok az site vardır. - There are few sites in the Tatar language on the Internet.

there
İşte ...: There
there
o konuda

O konuda hiçbir sorun yoktu. - There was no question about that.

O konuda hiç şüphe yok. - There's no mistaking about that.

there
ünlem İşte Alsana Gördün mü? Bu kelime be fiilinden önce gelince varlık belirtir ve özne fiilden sonra gelir
there
oradaki

O, oradaki kuleyi işaret etti. - He pointed to the tower over there.

Biz oradaki masada oturabilir miyiz? - Can we sit at the table over there?

there
işte!

Her işte bir hayır vardır! - There is a silver lining to every dark cloud!

Her işte bir ölçüde stres vardır. - There's a degree of stress in every job.

there
oralarda

Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var. - There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.

Yarın Kaşgar'a ya da oralarda bir yere varabilirim. - I might arrive in Kashgar or somewhere thereabouts tomorrow.

there
{ü} gördün mü

Bunu bana yanıtla. Onu orada gördün mü? - Answer me this. Did you see her there?

Orada ne olduğunu gördün mü? - Did you see what happened out there?

there
orayı

Lütfen bugün orayı ziyaret et. - Please visit there today.

Orayı seveceğini düşünüyorum. - I think you'd like it there.

English - English
there
in that matter, relation, etc
Favorites