Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız!
- Come on, Arianna, speed up or we'll never get there!
Oraya gitmeye çok hevesli.
- He is very eager to go there.
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- He often eats breakfast there.
Onlar orada garip bir hayvan gördü.
- They saw a strange animal there.
Şurada kitap okuyan adam benim babam.
- The man reading a book over there is my father.
Şurada duran adam kim?
- Who's that man standing over there?
O yerde birçok insan kalıntısı vardı.
- There were a lot of human remains in that place.
Duvarda bir saat var.
- There is a clock on the wall.
İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.
- There are few sites in the Tatar language on the Internet.
O konuda hiçbir sorun yoktu.
- There was no question about that.
O konuda hiç şüphe yok.
- There's no mistaking about that.
O, oradaki kuleyi işaret etti.
- He pointed to the tower over there.
Biz oradaki masada oturabilir miyiz?
- Can we sit at the table over there?
Her işte bir hayır vardır!
- There is a silver lining to every dark cloud!
Her işte bir ölçüde stres vardır.
- There's a degree of stress in every job.
Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var.
- There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.
Yarın Kaşgar'a ya da oralarda bir yere varabilirim.
- I might arrive in Kashgar or somewhere thereabouts tomorrow.
Bunu bana yanıtla. Onu orada gördün mü?
- Answer me this. Did you see her there?
Orada ne olduğunu gördün mü?
- Did you see what happened out there?
Lütfen bugün orayı ziyaret et.
- Please visit there today.
Orayı seveceğini düşünüyorum.
- I think you'd like it there.