in that matter, relation, etc

listen to the pronunciation of in that matter, relation, etc
English - Turkish

Definition of in that matter, relation, etc in English Turkish dictionary

there
oraya

Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız! - Come on, Arianna, speed up or we'll never get there!

Yumi oraya kendi gitti. - Yumi went there by herself.

there
orada

Yıllar önce orada bir kale vardı. - There was a castle here many years ago.

Onlar orada garip bir hayvan gördü. - They saw a strange animal there.

there
şurada

Parkta kuşlar burada şurada ötüyorlar. - Birds are singing here and there in the park.

Şurada kitap okuyan adam benim babam. - The man reading a book over there is my father.

there
There is still time
there
o yer

O yerde birçok insan kalıntısı vardı. - There were a lot of human remains in that place.

there
ünlem orada
there
var

Evimin arkasında bir kilise var. - There is a church at the back of my house.

Duvarda bir saat var. - There is a clock on the wall.

there
İşte ...: There
there
o konuda

O konuda hiçbir şüphe yok. - There's no doubt about it.

Üzgünüm ama o konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. - I'm sorry, but there's nothing I can do about it.

there
ünlem İşte Alsana Gördün mü? Bu kelime be fiilinden önce gelince varlık belirtir ve özne fiilden sonra gelir
there
oradaki

Biz oradaki masada oturabilir miyiz? - Can we sit at the table over there?

O, oradaki kuleyi işaret etti. - He pointed to the tower over there.

there
işte!

İşte hocamız geliyor. - There comes our teacher.

Her işte bir hayır vardır! - There is a silver lining to every dark cloud!

there
oralarda

Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun? - Can't you see a stapler somewhere around there?

Oralarda bir yerde bir çay molası verelim. - Let's have a tea break somewhere around there.

there
{ü} gördün mü

Orada ne olduğunu gördün mü? - Did you see what happened out there?

Bunu bana yanıtla. Onu orada gördün mü? - Answer me this. Did you see her there?

there
orayı

Lütfen bugün orayı ziyaret et. - Please visit there today.

Orayı seveceğini düşünüyorum. - I think you'd like it there.

English - English
there