Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
- I saw her somewhere two years ago.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
- I saw her somewhere two years ago.
O, burada bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere about here.
Herhangi bir yerde Tom'un adresine sahibim.
- I have Tom's address somewhere.
Avrupa'da bir yere gitmek istiyorum.
- I want to go somewhere in Europe.
Ben çakmağı burada bir yere koydum ve şimdi onu bulamıyorum.
- I put my lighter down somewhere and now I can't find it.
O, burada bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere about here.
Bir yere gideceğimizi düşünmüştüm.
- I thought we were going to go somewhere.