in short

listen to the pronunciation of in short
English - Turkish
(deyim) kısacası

Kısacası, ben katılmıyorum. - In short, I disagree.

Kısacası toplantı vakit kaybıydı. - The meeting, in short, was a waste of time.

kısaca

Kısacası toplantı vakit kaybıydı. - The meeting, in short, was a waste of time.

Kısacası, tüm çabalarımız boşa gitti. - In short, all our efforts resulted in nothing.

uzatmayalım
açıkçası
uzun sözün kısası
velhasıl kelam
yani

Tom oyuncak ayıları, kartpostal ve pulları, eski paraları, taş ve mineralleri, trafik plakaları ve jant kapaklarını yani kısacası hemen hemen her şeyi toplar. - Tom collects teddy bears, postcards and stamps, old coins, stones and minerals, number plates and hubcaps - in short: almost everything.

sözün kısası
uzun lâfın kısası

Biz mali olarak sıkıntılıydık, uzun lafın kısası, biz iflastaydık. - We were financially troubled, in short, we were bankrupt.

velhasılı kelam
hulasa
velhasıl
English - English
As a summary; as a shortened version of what has been told or what would have been told

I had a look at your fridge, unscrewed the panels at the back and, in short, it's completely broken.

briefly, concisely
in a concise manner; in a few words; "the history is summed up concisely in this book"; "she replied briefly"; "briefly, we have a problem"; "to put it shortly"
to make a long story short
in short

    Hyphenation

    in Short

    Turkish pronunciation

    în şôrt

    Pronunciation

    /ən ˈsʜôrt/ /ɪn ˈʃɔːrt/

    Videos

    ... And now it's quite a short list. ...
    ... short of breath. ...
Favorites