in ordnung!

listen to the pronunciation of in ordnung!
German - Turkish
idare eder
akey
iyisin
tıkırında
English - Turkish

Definition of in ordnung! in English Turkish dictionary

decent
{s} iyi

Tom iyi bir iş bulamıyor gibi görünüyor. - Tom can't seem to find a decent job.

Oraya uygun elbiselerle gitsen iyi olur. - You had better go there in decent clothes.

decent
{s} edepli
decent
{s} nazik

Sen bana karşı gerçekten naziktin. - You've been really decent to me.

Tom iyi ve nazik bir insandır. - Tom is a good and decent person.

decent
{s} yeterli

Tom'un çok yeterli maaşı var. - Tom has a very decent salary.

Çalışanlarınızın mutlu olmasını istiyorsanız, onlara yeterli bir ücret ödemelisiniz. - If you want your workers to be happy, you need to pay them a decent wage.

decent
{s} uygun

Oraya uygun elbiselerle gitsen iyi olur. - You had better go there in decent clothes.

Mary, kıyafetin uygun mu? - Mary, are you decent?

decent
kabul edilebilir
decent
{s} adam gibi

Tom iyi bir adam gibi görünüyor. - Tom seems to be a decent guy.

decent
yakışık alır
decent
makul

Yetenekli bir tamirci makul ücretler kazanır. - A skilled mechanic earns decent wages.

Sanırım makul bir araba almamın zamanıdır. - I think it's time for me to buy a decent car.

decent
oldukça iyi

Aslında oldukça iyi insanlardır. - They're actually quite decent people.

Tom oldukça iyi bir golfçüdür. - Tom is a fairly decent golfer.

decent
iyi/terbiyeli
decent
terbiyeli

Tom terbiyeli, yasalara saygılı bir vatandaş. - Tom's a decent, law-abiding citizen.

Tom'un terbiyeli bir adam olduğunu düşündüm. - I thought Tom was a decent guy.

decent
{s} terbiyeli, nazik; temiz, iyi
decent
{s} alçakgönüllü
decent
decently terbiye ölçüsünde
decent
(sıfat) terbiyeli, nazik, edepli, saygın, hoşgörülü, iyi kâlpli, alçakgönüllü; uygun, yeterli; iyi; adam gibi
decent
nezih bir şekilde
German - English
All right!
Okey!
okey /ok/
OK
hunky-dory
decent
okay
groovy
O.K
acceptable
fairly good, reasonable
fair enough
in working order
aight
alright

Everything is alright. - Es ist alles in Ordnung.

Tom looked around the room, making sure that everything was alright. - Tom sah sich im Zimmer um und vergewisserte sich, ob alles in Ordnung sei.