in or to small extent, quantity, or degree; little; slightly

listen to the pronunciation of in or to small extent, quantity, or degree; little; slightly
English - Turkish

Definition of in or to small extent, quantity, or degree; little; slightly in English Turkish dictionary

small
{s} ufak

Evimin önünde ufak bir bahçe var. - There is a small garden in front of my house.

Aslında, ufak bir şikayetim var. - Actually, I do have one small complaint.

small
{s} küçük

Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu. - He lived in a small town nearby.

Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir. - Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.

small
{s} hafif
small
{s} mütevazi
small
ufak parça
small
çok bencil
small
mütevazı
small
ufak ufak
small
küçük küçük
small
{i} dar kısım
small
{s} minik
small
{s} cömertlikten yoksun, yalnızca kendi çıkarlarını düşünen, çok bencil
small
{i} arka

Arabanın arkasında saklanan küçük bir kedi var. - There's one small cat hiding behind the car.

Bizim küçük bir arka bahçemiz var. - We have a small backyard.

small
small arms tabanca gibi ufak silahlar
small
{s} küçücük
small
bir şeyin ince yeri
small
{s} ufak tefek

Ne kazandığın patronun maaşı ile karşılaştırıldığında ufak tefek şey. - What you make is small potatoes compared to the boss's salary.

small
{s} mini
small
(sıfat) küçük, mini, ufak, minik, az, ufak tefek, küçücük, ufacık, basit, sıradan, önemsiz, fakir, zayıf, hafif, mütevazi
English - English
small
in or to small extent, quantity, or degree; little; slightly
Favorites