in or to all places or situations

listen to the pronunciation of in or to all places or situations
English - Turkish

Definition of in or to all places or situations in English Turkish dictionary

wherever
nerede ise
wherever
nereye

O nereye giderse ünü onunla birlikte gider. - His reputation goes with him wherever he goes.

Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz. - Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.

wherever
nerede

Sen onun için nerede oda bulabilirsen kutuyu koy, lütfen. - Put the box wherever you can find room for it, please.

Dışarı çık, dışarı çık, neredeysen! - Come out, come out, wherever you are!

wherever
her nereye

Her nereye gitse, oldukça sevilir. - Wherever she goes, she is well liked.

Her nereye gitsem kameramı yanımda götürürüm. - I take my camera with me wherever I go.

wherever
her nerede

Her nerede söylersen, Tom. - Wherever you say, Tom.

wherever
bağ. (Zarf olarak kullanılan yancümlenin başında bulunur.): Go wherever you like. Nereye istersen git. Wherever possible she tries to help
wherever
(bağlaç) nerede olursa, her nerede, her nereye
wherever
her nere

Her nereye gitse, oldukça sevilir. - Wherever she goes, she is well liked.

Her nereye gitsem köpek beni izler. - The dog follows me wherever I go.

wherever
conj. nerede olursa
wherever
nerede olursa

Nerede olursa olsun baskıyla mücadele etmek için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız. - We must do everything we can to fight oppression wherever it occurs.

Biz nerede olursa olsun bize yöneltilen teröre hızlı ve kararlı bir şekilde cevap yeteneğine sahip olacağız. - We shall have the ability to respond rapidly and decisively to terrorism directed against us wherever it occurs.

English - English
wherever
in or to all places or situations

    Turkish pronunciation

    în ır tı ôl pleysız ır sîçueyşınz

    Pronunciation

    /ən ər tə ˈôl ˈplāsəz ər ˌsəʧo͞oˈāsʜənz/ /ɪn ɜr tə ˈɔːl ˈpleɪsəz ɜr ˌsɪʧuːˈeɪʃənz/
Favorites