Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız!
- Come on, Arianna, speed up or we'll never get there!
Oraya nasıl gideceğimi söyleyebilir misin?
- Could you tell me how to get there?
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything in there?
Onlar orada garip bir hayvan gördü.
- They saw a strange animal there.
Parkta kuşlar burada şurada ötüyorlar.
- Birds are singing here and there in the park.
Şurada duran adam kim?
- Who's that man standing over there?
O yerde birçok insan kalıntısı vardı.
- There were a lot of human remains in that place.
Evimin arkasında bir kilise var.
- There is a church at the back of my house.
Duvarda bir saat var.
- There is a clock on the wall.
O konuda hiçbir şüphe yok.
- There's no doubt about it.
O konuda Tom'un yapabileceği hiçbir şey yok.
- There's nothing that Tom can do about that.
Oradaki o ev Tom'un yaşadığı yerdir.
- That house over there is where Tom lives.
Oradaki erkek çocuk Tom'un erkek kardeşi olmalı.
- That boy over there will be Tom's brother.
Bu işte bir bit yeniği var.
- There's something fishy going on.
Her işte bir hayır vardır!
- There is a silver lining to every dark cloud!
Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var.
- There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.
Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun?
- Can't you see a stapler somewhere around there?
Orada birini gördün mü?
- Did you see anybody there?
Bunu bana yanıtla. Onu orada gördün mü?
- Answer me this. Did you see her there?
Orayı seveceğini düşünüyorum.
- I think you'd like it there.
En az elli bin kişi orayı ziyaret etti.
- No fewer than fifty thousand people visited there.